Terör örgütü PKK, 9 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan terör ele başı Abdullah Öcalan’ın, 27 Şubat’ta yaptığı ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ üzerine geçtiğimiz günlerde 12. Kongresi’ni yaptığını duyurmuştu.
PKK açıklamasında, 12’nci Kongre’nin 5-7 Mayıs tarihleri ortasında yapıldığı aktarılarak, kongrenin sonuçları ve alınan kararlara dair geniş ve detaylı bilgi ve evrakların yakın vakitte kamuoyu ile paylaşılacağı belirtilmişti.
Bugün ise PKK, 12. Kongre’nin sonuç bildirgesini açıkladı. Terör örgütünden yapılan açıklamada “12. PKK Kongresi, PKK’nın örgütsel yapısını feshetme ve silahlı gayret tekniğini sona erdirme kararı almıştır” sözleri yer aldı.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Güvenlik ve Terör Uzmanı Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ, “Öncelikle metni ayrıntılıca incelemek lazım. Birinci etapta olması gereken hava, örgütün fakatsız, amasız, lakinsiz fesih kararı. Bunun nasıl olacağı, nasıl uygulanacağı, açıklamadan beklenenler bunlar” dedi. Başbuğ, şu bilgilerin altını çizdi:
— Bu kararın akabinde tıpkı Suriye’de tespit ve tasnif süreçlerinin gerçekleştirileceği üzere muhakkak noktaların oluşturulması gerekiyor. Bu hususta Suriye’nin daha evvelki uygulamalarına bakıldığında, Şara idaresinin misyona geldiğinde emsal bir süreci hayata geçirdiği biliniyor.
— Bu noktada atılması gereken birinci adım, silahların bırakılması. Teslim edilen silahların seri numaraları kayda geçirilmeli, hangi olaylarda kullanılıp kullanılmadığı tespit edilmeli ve tüm bu bilgiler ayrıntılı halde envantere işlenmeli. Ayrıyeten silahları teslim eden şahısların kimlik bilgileri de kayıt altına alınmalı ve bu bilgiler ışığında gerekli süreçleri gerçekleştirilmeli.
‘SÜRECİN DÖRT ANA BAŞLIK ALTINDA ŞEKİLLENECEĞİ ANLAŞILIYOR’
“Planın dört ana başlık altında şekilleneceği anlaşılıyor” diyen emekli Albay Coşkun Başbuğ, şu kıymetli bilgilerin altını çizdi:
— Örgütte ‘birinci grubu’ kelamda başkan pozisyonundaki şahıslar oluşturuyor. Bunlar, genellikle ‘Kandil baronları’ olarak isimlendirilen örgütün üst seviye yöneticileri. Şayet bu bireyler bulundukları ülkenin vatandaşıysa bile, o ülke hudutları içinde kalmalarına müsaade verilmeyecek ve yurtdışına çıkmaları sağlanacak. Gidecekleri yer üçüncü bir ülke olacak; bu dünya genelinden rastgele bir ülke olabilir.
— İkinci grup ise direkt önder takımında yer almamakla birlikte, yıllar boyunca örgüt içinde etkin rol üstlenmiş ve ataklara katılmış şahıslardan oluşuyor. Bu şahıslar ayrıyeten geçmişte ağır kabahatlere karışmış olan bireyler. Bu küme ayrıştırılacak ve ilgili ülkenin yasal düzenlemeleri çerçevesinde isimli süreçlere tabi tutulacak.
— Üçüncü grup da örgüte son periyotta zorla katılmış, çoklukla tehdit, şantaj ya da çeşitli vaatlerle kandırılmış bireylerden oluşuyor. Bu bireylerin büyük çoğunluğu çocuk yaşlardalar. Bu durum hem mahallî hem memleketler arası medyada sıkça gündeme geldi ve Birleşmiş Milletler raporlarına dahi yansıdı.
Çok sayıda çocuk bu halde dağa kaçırıldı. Bu bireylerin tespiti görece daha kolay. Geçmiş bilgilerden yararlanılarak kimlikleri belirlenip, topluma kazandırılmaları için gerekli toplumsal ve ruhsal dayanak düzenekleri devreye sokulacaktır. Gündelik hayata entegre edilmeleri sağlanabilir.
— Dördüncü küme ise başka kümeler. Bunlar da kelam konusu ülkenin vatandaşı değilse, derhal sınır dışı edilecek.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN’IN ‘SİLAH BIRAKILMASI TEK BAŞINA YETMEZ’ ÇIKIŞI NE ANLATIYOR?
Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ‘Terörsüz Türkiye’ maksadı için beklentilerinin olumlu bir karşılık çıkması tarafında olduğunu söylemişti. Lakin Fidan kıymetli bir ayrıntının altını çizerek “Silah bırakılması tek başına yetmez, yasa dışı yapılar da ortadan kalkmalı” sözlerini kullanmıştı.
Hakan Fidan’ın bu kelamına de değinen Albay Coşkun Başbuğ, “Açıklamanın da bana nazaran gayesi şu; Yalnızca silah bırakmak kâfi değil; şayet yapı birebir bölgede kalmaya devam ederse, bu durum tekrar örgütlenme ihtimalini doğurur ve önemli bir güvenlik riski oluşturur. Bu nedenle, yalnızca silahsızlanma değil, yapının dağıtılması da temel olmalıdır” tabirlerini kullandı.
